ekremsabriaslisen @ gmail.com

Geçen haftaki “Ğvapa, Ğaç’o, Ort’iç’i, tenta do Sifteri…” başlıklı yazımda Ardeşen Avcılar ve Atmacacılar Derneği üyeleri ile yaptığım sohbeti siz okuyucularımla paylaşmıştım…


Bu hafta, geçen haftaki yazımın devamı niteliğinde olacak… “Sifteri ile Ort’iç’i Avlama” hikayesini Rize eski milletvekili Dr. Hüseyin Avni Kabaoğlu’yla yaptığım sohbetlerden alıntı yaparak sizlerle paylaşacağım… (Sifteri: Atmaca, Ort’iç’i: Bıldırcın, Ğvapa: Danaburnu, Ğaç’o: Örümcek kuşu, Mosa: İnce örülmüş ağ)
Doğu Karadeniz’de yüzyıllardır süre gelen atmacacılık geleneğini bütün ritüelleriyle birlikte gelecek nesile aktarılabilmek için kendisi gibi çok sayıda sifteri sevdalıları tarafından yoğun çaba harcandığını belirten Kabaoğlu, “Sifteriyle Ort’iç’i avlama” serüvenini şu cümlelerle aktardı;


Bilindiği gibi Ort’iç’iler göçmen kuş türlerinden biridir. Bu kuşlar bölgemizde iki ayrı dönemde güneye doğru göç ederler. Bölgemize baharda gelen kuşlara yaz göçmeni, ağustos ayının son haftalarında ve sonbaharda gelenlere ise geçit kuşları deniliyor. Yaz göçmeninde gelen kuşlar, konduğu bölge içerisinde göç yaparlar. Bu kuşlara yerli ort’iç’iler adını veriyoruz…
Kafkasya’dan kalkıp Karadeniz’i boydan boya uçarak geçmek zorunda kalan rengarenk ort’iç’iler, göç yolunda yorgunlukla birlikte olumsuz hava şartlarından dolayı önüne gelen ilk kıyı şeridine konmaya çalışırlar. Yağmur dinene kadar kondukları yerden hiç kalkmayan bu kuşlar, kollarında atmacaları oturtan atmacacıları beklercesine hareketsiz kalırlar… Dr. Hüseyin Avni Kabaoğlu bu açıklamalarının ardından başından geçen bir olayı da bana şu ifadelerle anlatmıştı.
Akşam saatlerindeydi, hava kapalı yağmur hafiften çiseler gibiydi… Derken çakan şimşekler ve gök gürültüsüyle birlikte yağmur yağmaya başlamış, Ort’iç’ilerin sesleri, gök gürültüsüne karışmıştı… Belli ki yoğun bir şekilde Ort’iç’i geçişi oluyordu… Şentepe Mahallesindeki evimin balkonunda “sabah eyi ort’iç’i olacak” diye düşünerek sabahı etmiştim…
Sabah erken saate bir gün önceden aç bıraktığım sırtıkara sifterimi sol koluma oturttum, fileli çantamı omuzuma çapraz astım. K’utt’aviti golovinğoni (av köpeğini de önüme kattım) Furt’ona’ya doğru yol aldım. K’ik’i 3ari movişvacisi Furtonaşi zeni goyovo3edi, xe sifteri celaxureni k’oçi dolvobğun… (Su kaynağında soluklanıp, Fırtınanın düzlüğüne baktığımda, kolunda atmaca oturtmuş çok sayıda atmacacı gördüm). Elbette bize de bir şey düşer diye sesli düşünerek Furt’ona düzlüğüne vardım. Xombula limxona pe k’ale k’utt’avi mo vutti. (Kurumuş eğreltilere doğru av köpeğini gönderdim). Çok sayıda atmacacı av köpekleri sayesinde otların arasından uçarak kalkan ort’içilere sifterilerini tek tek salıyor o günkü avını sifteriler aracılığıyla keyifle topluyorlardı… Ucepe gunze na uğun k’ut’avi şkimi memaşku do ort’ici gorusu, goru goru do mutu var ziru… (Uzun kulaklı av köpeğim, beni bırakıp bıldırcın aramaya başlamıştı ama bir şey bulamamıştı…)


Yaklaşık yarım saat olmuştu k’ut’avi şkimi henüz ort’iç’iyi otların arasından kaldıramamıştı ve bu durum beni bir hayli germişti… Kendi kendime,” Bugüne kadar böyle bir şeye şahit olmamıştım. Acaba, dün gece yağan yağmurda yorgun düşen ort’iç’iler Furt’ona’ya değilde zuğa’ya (deniz) mi inmişler?” diye düşünmeye başlamıştım…
O sırada k’utavi şkimi bana doğru gelirken hemen önümden iki ort’iç’i havalandığını gördüm, ava hazır olan sırtıkara sifterimi ort’iç’ilere saldım… Akşamdan aç olan sırtıkara şkimi 5-10 saniye içinde ort’iç’ilerden birini pençeleriyle hava kaptı ve yere indirdi. Ben gidene kadar k’utavi şkimi çoktan yanına varmıştı. Sırtıkara sifterimin pençeleri arasında ort’iç’i canlı olmasına rağmen hareketsiz şekilde duruyordu… Fileli çantamın içinde duran taze et parçasıyla takas ettiğim bıldırcını sifterimin pençelerinin arasından aldım… O gün sırtıkara sifterim ve gunze uci k’utavi şkimi sayesinde tamı tamına 13 ort’iç’i avlamış, birini de av esnasında sifteri şkimiye ödül olarak vermiştim…
Sonuç olarak şunu ifade etmek isterim sevgili Sabri kardeşim, “Kafkaslardan göç gelen bu kuşlarla bizler, Kafkasyalılar olarak aynı tavanın balığı misaliyiz. Yöre insanı olarak yüzyıllardan beri ritüelleriyle birlikte süre gelen en eski geleneği olan sifteri besleme ve sifteri ile ort’iç’i yakalama kültürünü gelenekselleştirerek yaşatmaya çalışıyoruz. Tek isteğim, bu kültürün yok olmaması, gelecek nesillerin de bu kültürü bir sonraki nesillere aktarmasına yardımcı olmasıdır…”
Bölgemizin yetiştirdiği değerlerden biri olan kıymetli büyüğüme bu güzel sohbetten dolayı teşekkür ettikten sonra kendisine benden bir isteğiniz var mı? diye sorduğumda; “Gazetecilik mesleğini sürdüğün müddetçe, arada bir de olsa haberlerine “Ğvapa, Ğaç’o, Ort’iç’i,Tenta do Sifteri” (Danaburnu, Örümcek kuşu, Bıldırcın, Atmacacının kamufle yeri ve Atmaca) konulu haberlere yer verirsen beni ve atmacacıları çok mutlu etmiş, yapacağın haberler sayesinde, bizden sonra gelecek nesile atmacacılık kültürünü de aktarmış olursun demişti…
Sanırım bu yazımla yıllar sonra da olsa, 1986-1989 dönemi Ardeşen Belediye Başkanlığı ve 20’inci dönem Rize Milletvekilliği görevlerini yürütmüş olan değerli büyüğüm Dr. Hüseyin Avni Kabaoğlu’nun isteğini biraz olsun yerine getirmiş oldum…
Gelecek hafta “Sifteri (Atmaca) Cinsleri ile ilgili sohbetimi sizlerle paylaşacağım…